26 Nisan 2006

Çernobil Felaketi



Bundan tam 20 yıl önce 1986'da Ukrayna'daki Çernobil Nükleer Santralinde tam bir facia yaşanmıştı. Nükleer anlamda Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan atom bombalarından sonra en büyük felaket denilebilecek bir hadise. Etkileri hala sürüyor. Patlamanın, Sovyetlerin eski üretim santrali olması ve orda çalışan işçilerin laubali hareketleri sonucu ortaya çıktığı biliniyor. Önce kuzey rüzgarlarıyla İsveç'teki bir tesiste farkedildi. Daha sonra hızla tüm dünyaya yayıldı, tabii bizim Karadeniz'e de uğradı.
O zaman radyasyonun çay bahçelerine sirayet edip etmediği, çayın içilebilir olduğunu kanıtlamak için bakanın yaptığı şov hala akıllarda. Önce nükleer santraller hakkındaki düşüncelerim:
- Dünyanın birçok gelişmiş ülkesi, enerji gereksinimi için nükleeri kullanıyor, örnek Fransa. Enerji tüketiminin %70'ini burdan sağlıyor, ve diğer ülkeler cabası.
- Çernobil eski bir teknolojiye sahipti. Bu kazadan sonra güvenlik önlemleri o kadar artırıldı ki, güvenlik için yapılan harcamalar bir santralin inşası aşamasında yüklüce bir maliyete sebep olabiliyor.
- Türkiye'nin enerji darboğazlarını ve dışa bağımlılığını aşması için kesinlikle alternatif enerji üretimlerine ihtiyacı vardır, nükleer de bundan biridir ve bu konuda maalesef geç kalınmıştır.

Nükleer enerji konusunda detaylı bilgi için : www.nukleer.web.tr adresine bakılabilir.
Türkiye'de daha önce fizibilite çalışmaları yapılmış ve arazinin büyük kısmı satın alınmış olan Akkuyu'dan neden vazgeçildiği ve Sinop'da karar kılındığı uzmanları ilgilendiren bir konu. Sinopluların protestoları bu adreste.

Karadeniz bölgesinde artan kanser vakalarının derin bir şekilde incelenmesi için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.
Son olarak GSM alanında çalıştığım için her zaman muzdarip olduğum bir konudan bahsetmek istiyorum: Baz istasyonu planlanması aşamasında halkın " bu istasyonlar radyasyon yayar, kanser yapar" itirazları ile karşılaşıyoruz. Anlatıyoruz ama halkımız sanırım bu konuda önyargılı. Televizyonda çıkan haberlerin doğruluğuna inanıyor sadece. İki tür radyasyon var: Biri Çernobil örneği hücreleri iyonize eden (ayrıştıran) ve kansere sebep olan nükleer radyasyon, diğeri de tüm elektrikli aletlerden yayılan elektromagnetik radyasyon. Bu ikincisi baz istasyonları için de geçerli, yani evdeki floresan lambalardan tvlere kadar her tür elektrikli cihazda var. Ne kadarının zararlı olduğu konusu ayrı bir konu.

9 yorum:

  1. Merhabalar Suat bey;
    Asagidaki link olaya diger acidan bakan bir kisinin yazisi.
    http://evrensengul.blogspot.com/2006/04/ernobil.html

    Turkiye sozkonusu oldugunda Nukleer santral zararlidir ya da degildir diye bir tartismaya girmeye gerek yok bence. Cunku hic bir zarari olmasa bile bizim ulkemizdeki "ihmal" ve "insan hayatini hice sayma" sonucunda mutlaka zararli bir sekle donusecektir.

    Bugunku Radikal'de bir haber vardi. Kocaeli Dilovasi'nda her 3 kisiden birisi kanserden ölüyormus ne yazik ki.
    http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=185625

    Fabrikalarin sebep oldugu hava kirliligi sebebiyle..

    Nukleer Santrallerin ulkemiz icin cok tehlikeli sonuclar doguracagini dusunuyorum. Santralin kendisi tehlikeli olmasa bile.. Cunku her ulkede olan fabrikalari bile birer olum makinasina cevirebildigimize gore, nukleer santral gibi azami dikkat isteyen bir sistemi klasik Turk kurnazligi ile kim bilir neye ceviririz:((

    Endiseliyim:(

    YanıtlaSil
  2. Tahin,
    Endişelerine ben de katılıyorum. Ülkemizde yaşananları, insan hayatını hiçe sayan uygulamaları gördükçe bazen bu ülkeden ayrılmayı bile düşünmüyor değilim. Fakat stratejik enerji politikaları gündeme geldiğinde iki kere düşünmek gerekiyor. ABD'nin Ortadoğu'da demokrasi getirmek için bulunmadığını sağır sultan bile biliyor. Enerji demek ülkenin yaşam damarı demek. Bu yüzden bir çırpıda hayır diyemiyorum. Bu biraz da şuna benziyor: trafik kazaları yüzünden arabaları kullanmamak. Yorumun için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  3. Rica ederim.
    Evet araba ve kaza benzetmeniz gibi... Ama alternatif ve daha az tehlikeli yollar varken gerek var mi boyle bir riske? Ne yazik ki bekleyip sonuclari gormekten baska elimizden bir sey gelmiyor.

    YanıtlaSil
  4. Geçenlerde bir şey okumuştum da inanamamıştım.Acaba yanlış mı anlamışımdır diye hala merak ediyorum.
    Çernobilde yangının kalıntıları hala devam ediyormuş derinlerde.Ama beton ve çelik bloklarla kontrol altında imiş.Kısmi bir devamlılık galiba.Böyle bir şey olabilir mi ki?

    YanıtlaSil
  5. Tahin,
    rüzgar enerjisinden yararlanılabilir fakat ülkemizin eneji ihtiyacını ne kadar karşılar ki? Bu kış doğalgaz probleminin konutları ve özellikle sanayii krizin eşiğine getirme tehlikesini gözardı etmemek lazım diye düşünüyorum.

    YanıtlaSil
  6. Cenk,
    sanırım iki yıl önce National Geo. kanalında Çernobil'le ilgili bir belgesel izlemiştim. Yanlış hatırlamıyorsam dediğin doğru. Orayı beton bloklarla kapatmışlar, gömmüşler yani,artık ne zaman biter tepkimeler bilmem, uzun yıllar gerek. Ama bu en kötü örnek tabii. Ermenistan sınırındaki yine eski teknolojili bir santralde sızıntı var ve Iğdır'ın komşu köylerinde radyasyon kaynaklı hastalıklar başgöstermeye başlamış. Çok dikkatli olmak lazım bu teknolojide. Ama bence buna rağmen bizde olmalı diyorum.

    YanıtlaSil
  7. Berque,
    once hosgeldin. Sonra yazin icin tesekkur ederim. Dalga enerjisinin bizim icin kullanilabili rolma durumunu 100 yil sonra gorebiliyorum. Yorumlarin icin sunu diyebilirim: dunyada milyarlarca araba var ve bunlar yuzunden(aslinda cogu kullanici hatasi ama olsun) milyonlarca insan oluyor, o zaman bunlari da kaldiralim, herkes bisiklet sursun!
    Ben yine nukleer taraftariyim, tehlikelerini biliyorum ama olsun.Bugune kadar gecikmemiz bile yanlis. Tamam, insan sagligi cok onemli ama ABD boyle demiyor, elimde nukleer silahlar var sesini cikaran var mi diyor vs vs...

    YanıtlaSil
  8. Suat Bey bende geçenlerde bir sılaytta görmüştüm.o zamanlar çok çay içilmediği için çay için diye reklamlar yapılıyormuş.bir reklamımızda da başbakanımız çıkıp,bir çay içmiş sizde için zehirli değil demiş ama içtiği çay başka bir ülkenin çayıymış

    YanıtlaSil