14 Şubat 2006

Düşüncelerimin Uykusuzluğunda

O kadar tatlı bir kar yağıyor ki! İnsanı deli edebilir bu.
Dün sabahtan beri yine kar yağıyor Trabzon'a. Bu sene tüm yurtta olduğu gibi burda da kış kendini fazlasıyla hissettirdi. Sıcak evlerimizde penceremizden gözlediğimiz bu güzel manzara, açıkta kalan-yolda olan-doğuda yaşayan insanlara bizim gibi güzel gelmiyordur elbette. Hele o doğunun kışı ve soğuğu. Aman Allahım, insanın kulakları donuyor, pantolonu ütülüymüş gibi kaskatı kesiliyor. Oralarda yaşam biraz daha zor tabii.
Geçen hafta biraz kötü geçti benim için. Ankara'dan beklediğim haberin gelmesi gecikince biraz moralsiz oldum. Ne zaman karar verilecek bilmiyorum. Balkona gidiyorum sigara içmeye telefonu yanıma alıyorum belki ararlar diye, tuvalete gidiyorum keza aynı. Beklemek ne zor şeymiş öyle. Okul bitiminde diplomayı almadan çıkış belgesiyle direkt işe başlamıştım. Mezuniyet sonrası işsizlikle çekilen o sancılı dönemi hiç yaşamamıştım, sanırım o dönemi şimdi yaşıyorum. Bunun da bana katkılarının olduğunu düşünüyorum. En azından işi olmayan bir insanın neler yaşadığına bizzat şahit oluyorum. Ay sonu geldiğinde üzülüyorum, elalem maaşını alıyor ben alamıyorum diye. Ekonomiye katkım olmuyor, katma değer üretemiyorum memleketim için. Eşim sabah kalkıyor işe gidiyor ben evde pinekliyorum. Bunun yanında askerlik süresince uzak kaldığım kızımla ilişkimi daha da derinleştiriyoruz. Onunla oyunlar oynuyoruz. İnternetten indirdiğim çocuk oyunlarını gösteriyorum. Artık mouse'u rahatça kullanıyor. Bir çocuk programında nesnenin ismi veriliyor, alttaki dört şekilden hangisi doğru diye soruluyor. Ben sadece okuyamadığı için bu nesneyi (elma, mum, kedi vs) söylüyorum, O mouse ile doğru şekle tıklıyor. Şimdi sıra renkleri öğrenmesine geldi, zamanla onu da öğreteceğim. Çocukla ilgilenmenin ve bu ilginin sonucunu görmenin keyfi bir başka.
Bugün Trabzon'lu bir şair-yazar-gezginin sitesini bir yıl sonra tekrar inceledim: www.yasarbedri.com Motosikletle yaptığı Türkiye turunu okuyunca içimdeki seyahat tutkusunun depreştiğini hissettim. İşim gereği Karadeniz-Doğu Anadolu ve İran'daki seyahatlerim aklıma geldi. Değişik yerler görmek, farklı insanlar-karakterler tanımak o kadar zevk veriyor ki bana. Şimdi düşünüyorum: Telsim-Ankara olursa eğer o bölgeyi de detaylı bir şekilde gezeceğim. Orta Anadolu'yu da öğreneceğim. Bu seyahatler, ilerde yazmayı düşündüğüm kitabım için bana kaynak oluşturacak diye düşünüyorum. İnsan dolmadan yazamaz ki! Küpün içinde ne varsa dışarı o sızarmış. Ben de küpü doldurmak istiyorum.
Saat gece yarısını geçmiş ve 2 olmuş. Yazıdan sonra yarım kalmış gazetemi bitireceğim, biraz kitabıma bakacağım ve uykuya yelken açacağım. Sabah ola hayrola.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder