30 Eylül 2006

Ramazan,Mevlana



Ramazan geldi, hoş sefalar getirdi. Ruhumuzdaki yılgınlığa bir nebze çare olur inşallah. İki haftadır İstanbul-Ankara arasında mekik dokuyorum. Pazartesi günü arabayla gittik tekrar. Hendek civarında yoğun yağmurdan dolayı küçük bir frende arabamız kaydı, bariyerlere çarptık, Allahtan arkadan araba gelmiyordu yoksa bu satırları yazamayacaktım. Mevlam korudu bizi, verilmiş sadakamız varmış.
Perşembe günleri TRT 2'de "Düşünce İklimi" isimli bir proram yayınlanıyor. Fırsat buldukça izliyorum, tavsiye ederim. Bu haftaki programda Ramazan konuşuldu. İmsak'ın "tutmak" iftarın "açmak" anlamına geldiğini öğrendim. Ramazan'ın toplumsal belleğimizde nasıl bir yer edindiğine değinildi.
İstanbul'da Taksim'deki bir otelde kaldık, iftar için bir lokantaya gidip beklemeye başladık. İftar saatinde dışarı baktım, herkes dışarda. Oysa Trabzon gibi küçük yerlerde iftar saatinde hiç kimseyi dışarda göremezsiniz, oruç tutan da tutmayan da iftardan sonra dışarı çıkar. Bu bana garip geldi, tabii orası büyük şehir milyonlarca insan var.
Ramazan gelince hemen herkes eski Ramazanları hatırlar, belkide çocukluğumuzda yaşadıklarımız aklımıza gelir, o günlerin ruhumuzda bıraktığı derin ve tatlı izleri hatırlarız. Niye geleceğe değil de hep geçmişe bakarız bu anlamda? Geçmişte yaşadığımız güzel anların gelecekte yaşanacak güzelliklere teminat veremeyeceği için mi, yoksa insanın elinde-belleğinde olana daha yakın oluşundan mı?
Son olarak Hz. Mevlana'nın Ramazanla ilgili birkaç sözüne yer vereyim:

--"Oruç ayına girdiğin zaman, o aya kavuştuğun için Hakk'a şükrederek, sevinerek, neşeli olarak gir! Çünkü Ramazanın gelişinden üzülenlere, gamlılara oruç haramdır. Onlar, oruca layık değillerdir."
--"Sen vahdet denizinden ayrı düşmüş bir damla gibisin. Sen aslına nasıl ulaşacaksın? îste oruç, sel gibi, yağmur gibi seni alır, denize ulaştırır."
--"Oruç, Allah'ın has kullarına Hz. Süleyman'ın saltanatını bağışlayan bir yüzüktür, yahut da taçtır. Onu ancak seçkin kullarının başlarına giydirir."
--"Oruç, can gözünün açılması için bedenleri kör eder. Senin gönül gözün kör de, o yüzden kıldığın namazlar, yaptığın ibadetler sana o aydınlığı vermiyor, hakîkati göstermiyor."
--"Sen, göklere çıkmak, Mi'rac etmek sevdasındaysan, şunu bil ki, oruç, senin önüne getirilmiş bir Arap atıdır."

13 Eylül 2006

Cebit,Istanbul,Trafik...


Gecen Cuma gunu Cebit Eurasia Bilisim Fuarina gittim. 5-10 Eylul tarihleri arasinda idi ve yaklasik 150bin kisi bu fuari ziyaret etti. Fuar 10 bolumden olusuyordu. Bilisim ve telekomunikasyon ile ilgili oldugum icin cok da yeni seylerle karsilasmadim, zaten bildigim seylerdi. Cep telefonu ureticileri standlarinda henuz piyasaya surulmemis urunleri sergilediler. Basin-yayin ordaydi, canli yayinlar yaptilar. Devlet kurumlari da yerini almis. Kizilay standini gorunce direkt yanlarina gittim, orda kan alimi yapiyorlardi fakat ben kanla ilgilenmedim. Onlara sunu soyledim: 99 depreminden sonra Kizilay'da ortaya cikan skandallardan sonra bir vatandas olarak kuruma olan guvenimi kaybettim ve acikcasi hic de yardim yapmak gelmiyor icimden. Bu imaji duzeltmek icin neler yapiyorsunuz dedim. Karsimdaki yetkili kurumdaki degisimlerden bahsetti,yeni bir yapilanmadan bahsetti. Umarim halkin guvenini kazanirsiniz dedim, en azindan benim.
Yan tarafta Turk Patent Enstitusu standi vardi, orda da ayak ustu sohbet ettik. Turkiye'de en cok patent alan kurumun hangisi oldugunu sordum, Arcelik dediler, demek reklamlari dogruymus. Genelde beyaz esya uzerine patentler var. Bu da aslinda ayri bir yazi konusu, neyse.
Ilgimi ceken diger bir konu Cinlilerin standlariydi. Pc parcalari gibi urunlerini sergilediler. Her alanda geliyorlar yani. Yakinda ucuz arabalari ile de ulkemizde olacaklar.
Fuarda en son yazilim firmalarini oldugu bolume gittim. Diger salonlarin isiltisi orda yoktu, sadece merakli az bir kesim vardi. Standlarda dolasirken gecen gun farkettigim bir urunle ilgili sunum yapiyorlardi. Google Earth programina rakip olacak ve Turklerin hazirladigi cok hos ve ona benzer bir harita programini gecenlerde indirmistim: www.citysurf.com.tr Birkac gun sonra karsimda onlari gorunce sevindim, detaylica konustuk, eksiklik veya olmasi gerekenler gibi birtakim seyler ilettim.
5-6 saat fuari gezdim ama bazi yerleri atladigim oldu, cunku cok buyuk ve genis bir yer. Daha sonra saat 18 gibi yola koyulduk arabayla. Veee Istanbul'un malum trafiginde yerimizi aldik. Yavas yavas ilerledik, Fatih koprusune gelmeden yine beklemeye basladik, 6 seritten 2 seride inmeye calistik. Bu sekilde devam eden sinir bozucu trafikle saat 24 gibi ancak Bolu dagina yemege oturabildik ve Ankara'ya donusumuz 2 gibiydi. Bu mudur yani Istanbul? Su trafik sorunu ne olacak bimiyorum. Insanlarini sinirlerini bitirmis durumda zaten. O trafigi gorunce iyi ki gelmemisim buralara dedim. Insan cileden cikiyor.
Sonuc niyetine fuar gercekten iyiydi, fakat o kadar urunu orda gorunce 'bunlarin nerdeyse hicbirini biz yapmiyoruz, hepsi disardan geliyor' demeden edemiyorsunuz...

02 Eylül 2006

Haftaya

Kac zamandir sicaklarin etkisiyle bogusuyordum. Nihayet yagmur yuzunu gosterdi. Topragin cok ihtiyaci vardi ozellikle. Eylul ayina da girdik. Bu mevsimde Ankara cok guzel oluyormus.
Bakalim yasayip gorecegiz.
Haftaya Cebit Fuarina gidiyorum, daha once gitmemistim, izlenimlerimi aktaririm. Bir de iki hafta sonra Italya seyahati var, 4 gun kadar. O da ilginc olacak sanirim. Bol bol fotograf cekmeliyim. Milano'da olacagim, firsat bulup diger yerleri de gezmek istiyorum.