Bugün Babalar Günü. Normalde bu tip günlerin alışverişi canlandırma odaklı olduğunu bildiğim halde yine de yılda bir gün hatırlamak ve hatırlanmak güzel birşey diye düşünürüm. Dün, Soma'daki çocukların karnelerini babalarının mezarlarına götürüşü yeraldı medyada. Hepimiz üzüldük,kahrolduk ama hiçkimse o çocukların yaşadıklarını tam olarak bilemeyecek. Küçükken babasını kaybedenler müstesna, ancak onlar anlayabilir bu çocukları. Biz üzüleceğiz sadece, çünkü ateş düştüğü yeri yakıyor ve en kolay çekilen acı, başkasının acısıymış....
Bu Babalar Günü, o çocuklar gibi benim için de en acı babalar günü oldu. Zira 28 Mayıs tarihinde babamı kaybettim. Aradan 15 gün geçti ama hala işin farkında değilim sanırım. Sanki babam hala Trabzon'da ve ben oraya gidince O'nu göreceğim. Taziyeye gelenler, sonradan anlayacaksın diyor. Belki de Trabzon'a gidince ayrılık acısı daha da belirgin olacak.
Babamı -elimizden geldiğince- güzel bir şekilde uğurladık, bu konuda içim rahat. İnşallah öbür dünyası da iyi olur, sadece eskilerin firak dediği ayrılık acısı içimi acıtıyor. Ölünceye kadar bir daha O'nu göremeyeceğim. Belki rüyalarda karşılaşırız ama o da bizim isteğimizle olmuyor.
Peygamber Efendimiz(s); "Lezzetleri bozan ölümü çokca hatırlayınız" buyuruyor. Gerçekten de bir anda dünyanın bize sunduğu lezzetler acıya dönüşüyor. Doğdumuza inandık, öleceğimize de inanıyoruz, bunda bir sıkıntı yok, bizi ayakta tutan inancımız ve dualarımız. Şairin dediği gibi:
"Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber
Hiç güzel olmasaydı, ölür müydü Peygamber?"
Bizler perde ötesini göremediğimiz için şaşırıyoruz, oysa asıl hayat o zaman başlıyor. Ölüm aslında müthiş bir ibret bizler için ama şu dünyanın debdebesi, bizi gerçeği görmekten alıkoyuyor. Şu hayat, çıkılan uzun bir yolculukta verilen kısa bir mola gibi fakat bizler tüm enerjimizi molaya veriyor ve aslolan yolculuğu-sonsuz hayatı ıskalıyoruz.
Rabbim babama ve tüm geçmişlerimize rahmet etsin. Herkesin babalar günü kutlu olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder